SORGU
Her zaman anlamlı, oturaklı şeyler yazmamı bekleyemezsiniz. Saçma sapan, kopuk kopuk laflar etsem, “ne diyor bu böyle” dedirtsem sizlere ne olur sanki? Sizin bütün düşünceleriniz sıralı, her anınız hesaplı mı?
Ben bir aşkım peşinde koşmak istiyorum. En yüksek tepelere tırmanmak, en güzel manzaralara bakmak, bir bardak sıcak çayı avucumda sarmak, yavaş yavaş yudumlamak istiyorum soğuk bir havada. Yanı başıma kadar sokulup miyavlayan kediye sandviçimden bir parça veriyorum. Sağını solunu kokladıktan sonra yemiyor nankör hayvan. Pis pis suratıma bakıyor yeniden. Dünyada o kadar açlık varken… Sinir oldum hayvana. “hışt” diyorum, kaçmıyor. Yerden bir taş alıp atacakmış gibi yapıyorum. Biraz önce kendisine yiyecek veren birinden böyle bir davranış beklemediğinden şaşırıyor. Ama gitmekten başka çaresi olmadığını anlıyor.
Bana sevimli görünen insanlar benim istediğim gibi davranmayınca…
Senin elini tutmak istedim. Şimdiye kadar çoktan tutmuştum. Sonra güzel gözlerine bakıp, yavaşça öpmüştüm seni. Gerçek nedir? Hayal edip gözlerimin önünde canlandırdığım her şey gerçek olabilir mi? Ya da yaşandığını sandığım anlar, duygular…
Elini tutamadım. Tutsam, seni yakalamak yerine yiteceğini mi sandım? Elini tutsaydım eğer, sen de yavaşça sıkar mıydın elimi? Sessizce uzanır mıydı dudakların dudaklarıma? Yeni hisler uyanır mıydı içimizde? Ben bu satırları yazar mıydım?
Tutsaydım elini, bilecektim bunların cevabını. Yoksa beni mutlu eden bilinmeyenler mi? Bu soruların cevabını düşünmek mi heyecanlandıran beni?
Gece yarısı dönüyorum evime. Bomboş sokaklarda köpekler havlıyor. Ürperiyorum. Aralarından geçmek zorundayım. Kararlı adımlarla ilerliyorum, korktuğumu belli etmeden. Hayvanın biri kötü kötü havlıyor üzerime doğru. Her adımda yaklaşıyorum. Yerden bir taş alıp avucumda tutuyorum; ne olur ne olmaz. Susuyorlar.
Sessizlik her yeri kaplıyor ve ben yine yalnızım. Ya sen?
Artık O’nun yalnız olmadığını biliyorum. Hep meşgul sesi veriyordu telefon. Arızalı olmalı diye düşündüm. Evine gitmeye karar verdim. Sokak kapısı aralıktı. Alt zili çalmadan çıktım yukarıya. Zili çalmadan önce kulak verdim içeriye. Birinin ayak seslerini duydum, sonra onun sesini. Elimi uzattım zile doğru. Tam o sırada bir erkek sesi geldi içeriden. Karşılıklı konuşmalar. Usulca geriye çekildim, merdivenleri hızla indim. Ben dışarı çıkarken kapıcı paspası çıkartıyordu kapı aralığından.
Aptal mı, saf mı? Romantik mi, yoksa geri zekalı mısın? Söyle! Haydi itiraf et.
Bunaltıcı gecede terliyordum.