KARA DELİĞE YOLCULUK
“Kara delik” deyip duruyor uzay bilimciler. Gazetelerden falan okuyorum. Şöyledir, böyledir diyorlar. Oysa ben sık sık girer çıkarım kara deliğe.
Sevgilim beni artık sevmiyor. Belli etmiyor henüz ama “seni seviyorum” dediğimde “ben de” diyemiyor. Gülümsüyor sadece, başını sallıyor. Olmadı diyorum kendi kendime. “Seni çok seviyorum” diyorum uyarmak için. Tepki aynı. Kara deliğe giriyorum.
İşlerim hiç yolunda değil son zamanlarda. Didiniyorum, çabalıyorum fayda yok. Üç kazansam beş harcıyorum. Borçlarımı ödeyemez oldum artık. Bir zamanlar borç verdiklerime gidiyorum. “Yok” diyorlar. Ne yapsam, onların durumu benden kötü. “çok üzüldüm” diyorum, “olunca ben veririm”.
Secdiklerime yaş günlerinde hediye alamaz oldum. Eskiden hiç sektirmezdim; utanıyorum şimdi. Tanıdıkları, dostları görüyorum. “Ne var ne yok” deyince “ne olsun yaşlanıyoruz, dün yaş günümdü” diyorlar. Hatırlamamanın, bir ufak armağan alamamış olmanın sıkıntısını yaşıyorum. Kara deliğe giriyorum.
Yıllardır görmediğim dostlar arıyorlar. Toplanıyoruz, sen de gel diyorlar. Buluşuyoruz.
-Yahu sen çok değişmişsin, hiç böyle değildin.
-Yok canım, sakalı kestim de, ondandır. Saçlar da seyrekleşiyor tabii.
-Öyle değil yahu. Eskiden neşeliydin, hareketliydin, hepimizi güldürürdün. Şimdi sesin soluğun çıkmıyor.
-Biraz yorgunum da, ondandır herhalde.
Düşünüyorum, gerçekten sesim soluğum çıkmıyor. Eskiden bulunduğum yere hareket getirirdim, şimdi sükunet. Gülmeye, konuşmaya çabalıyorum. Zoraki bir iki cümle, havadan sudan. Olmuyor, olmuyor. Müzik çalıyor, dans ediyorlar. Birbiri ardına kahkahalar. Kulaklarım uğulduyor, kara deliğe giriyorum.